Ama Ellerimi Bağlarsan Bu İş Olmaz!
“Ama Ellerimi Bağlarsan Bu İş Olmaz!”
‘Hakem yaptığı işten zevk alamaz duruma gelirse…’
Hakem olmak zordur. Uzun mesafeli koşu gibidir. Emek ister, sabır ister. Bütün spor branşlarında zordur hakemlik. İyi hakem olmaktır esas olan. Buna çaba gösterir hakemler. Yükselmeyi, terfi etmeyi öne alırlar, hobi olarak baksalar da. Ama aslında bir ‘iş’tir hakemlik. Hakemlik özveri ister. Satranç sporunda da bu zorluğu yaşayanlar bilir.
Satranç aynı zamanda bir sanattır. Hakemler de bu sanatın içindedir. Hakemlik de sanattır dersem yanlış yapmam. Çok mu iddialı oldu yoksa? Ama bakın; hakemin, oyun salonunda duruşu, kararları, davranışları, iletişimi, adalet anlayışını taşıyor ve savunuyor olması sanat yapan bir insanın özellikleri değil de nedir?
Hakem kişisel özellikleriyle de öndedir. Kişisel gelişimiyle yükselen hakemler üst düzeye geldiklerinde ‘tam’ olduklarını düşünürler. Ama hiçbir zaman tam olamayacaklarını bilmeden. Öyle de olsa bir hakemde güven ve amaca yönelik davranışta bulunma hali varsa olumlu sonuca ulaşabilir diyebilirim.
İyi Hakem
Hakemler aynı veya benzer durumlardaki kararlarında farklılık göstermemelidir. Kuralları her iki oyuncu için de eşit ve aynı şekilde uygulamalıdır. Bunu sağlayamayan hakemler oyuncular ve antrenörler tarafından eleştirilir. Bu tutarlı duruş olmazsa oyuncular, hakemin ne zaman neye öncelik tanıyacağı, hangi durumlarda takdir hakkını kullanacağı konularında duraksamaya (kararsızlığa) düşerler. Hakemlerin yeterli olmadıkları yönünde bir yargı oluşur. Konulan kurallar, uygulama önerileri ve bu amaca yönelik olarak alınan diğer önlemler hakemleri bu duruma düşürmemelidir.
Bir hakem karar vermede duraksama yaşarsa oyuncular ne olacağını bilemezler. Ardından da verilen kararın hatalı olduğunu düşünürler. Karar verme süreci hakemin oyuna müdahale ettiğinde ya da kendisine bir durum karşısında başvurulduğunda en kısa sürede tamamlanmış olmalıdır.
Kendine güvenen hakemler yarışma boyunca karşılaşılabilecek güçlükleri aşabilir, durumu kontrol edebilir. Böyle davranışlara sahip olan hakemler sezileriyle de öndedirler ve yaptıkları işten zevk de alırlar. Hakemin, yaptığı işten zevk alma duygusu azalırsa hakemliği sürdürmeleri güçleşir.
Doğru Yargı
Bu yazıda nasıl iyi hakem olunur, iyi hakem kimdir bunu aramıyorum. Ancak bazı noktalara da değinmek gerekiyordu. Çünkü ortaya konulan anlayış, hakemlerin sıralanan olumlu özelliklerini yok ediyor ne yazık ki. Amaca yönelik davranışlarını sürdürebilen hakemlerin oyun salonunda daha başarılı olacakları yönünde kesin bir hüküm ortaya koyabiliyorum. Bunu sağlamak çok güçtür şüphesiz. Hakemlerin, salt eğitim süreçlerinin doğru ve istendik düzeyde olması başarılı olmaları için yeterli değildir. ‘Eğitim’ ve ‘doğru yönetim’ hakemin gelişimi ve amaca yönelik davranış sürdürmesini sağlayacak iki önemli etmendir. Bu ikisi doğru zamanda ve doğru yöntemlerle sağlanmalıdır. Hakemlerin hem iyi bir eğitim süreci yaşamadıklarını hem de doğru yönetilmediklerini düşünüyorum açıkçası.
FIDE, satranç kurallarının, oyun sırasında ortaya çıkabilecek her duruma yanıt veremeyeceğini söyler. Bu durum nasıl giderilir bunun yolunu da göstermiştir. Der ki: “Eşdeğer durumları göz önüne alarak doğru bir yargıya varmak gerekir.” Bu yargıya kim varacak, uygulamayı kim yerine getirecek? Hakemler tabi ki. FIDE, yine, hakemlerin yeterli, adil ve tam olarak tarafsız olduklarını varsaymaktadır. Buradan hareketle de hakemin özgür biçimde karar vermesini kısıtlayacak ‘detaylı kurallardan’ kaçınılması gerektiğini dile getirir. Bu anlayış çok detaylı kuralların hakemlerin özel durumlardan kaynaklanan sorunlara çözüm bulmada zorlanacağını ortaya koyar. Bunları söylerken de bu bakış açısının benimsenmesinin önemsendiğini de vurgular.
Eğitim eksikliği, kuralların yanlış açıklamaları ve yorumları, yarışma yönergelerinde hakemlerin uygulamalarına yönelik amacını aşan anlatımlar, temsilcilerin ve hakem gözlemcilerinin anlayışları hakemlerin yarışma boyunca amaca yönelik davranışlarını tam ve istendik biçimde sergilemelerine engeldir. FIDE’nin ortaya koyduğu anlayış da tam olarak sahnelenemez.
Kurallara yanlış açıklamalar ve yorumlanır getirilirse hakemler doğal olarak buna bağlı kalacaktır. Bu yanlış öğretiyle donanan hakemler de hatalı kararlar verecektir. Örneklerini gerçekleştirilen son yarışmalarda gördük. ‘Suç ve Ceza’ başlıklı yazı da buradan doğmadı mı?
Aşırı Güç
Yarışma yönergeleriyle de hakemlerin karar verme ve uygulama süreçleri zora sokulmaktadır. Yönerge maddeleri, bir kurala dayalı kısıtlamadan söz ederken, uygulama hakemin önceliğine bağlıymış gibi algılanacak biçimde yazılmamalıdır. Kuralda hakem için bir öncelik veya takdir hakkı varsa, hakem zaten bunu yerine getirecektir. “Hakem başkaca bir karar vermediyse” söylemi yönerge maddesine aşırı güç katar. Bu da doğru değildir. Hakem bu önceliği uygulamaz ve takdir hakkını bu yönde kullanmazsa, aşırı yüklenen güç nedeniyle, hakeme karşı güvensizlik doğar, itirazlar olur. Bunları yaşamamak için ilgili maddelerin, örneğin, “Madde 6.7.1 uyarınca hükmen yenik sayılma süresi tanınmamıştır.” biçiminde yazılması yeterli olmalıdır. ‘Yönergelerde Yer Alan anlatımlar’ da böyle bir yazıydı işte.
Yetki
Yarışma yönergelerinde, katılan oyuncu sayısı gözetilerek, hakeme tur sayısını artırma, eksiltme veya eşlendirme sistemini değiştirme yetkisi verilebilir. Hakem bu yetkisini gerektiğinde kullanır. Tur sayısı azaltılırken mevcut oyuncu sayısının doğru ve sağlıklı bir eşlendirme yapmaya yeterli sayıda olup olmadığı hesaplanır. Katılan oyuncuların profili, yarışmanın özel durumu (takım veya bireysel yarışma gibi) türünden etmenler gözetilir. Yarışma takviminin uygun olup olmayacağı unutulmadan tur sayısı artırılırken de benzer yanlar ele alınır.
Tüm bu süreçlerin doğru ve kontrol altında yapılması düşünülerek, aslında hakemlere de yardımcı olması adına, yarışma yönergesine uygulamaya yönelik hükümler konulması doğru değildir. Bu uygulamanın bir örneği de, yönergelerde yer verilen tabloyla, yarışmaya katılan oyuncu sayısına göre tur sayısının yeniden belirlenmesini sağlayacak hüküm maddesidir. Başhakem bu tabloya bakarak uygulama yapmak zorundadır. Bu tablonun da yerinde ve doğru olarak hazırlanmış olduğunu söyleyemiyorum. (Sunulan tabloda tur sayısının hesaplanmasının esas kaynağına göre bir yaklaşım sağlanmış. Ancak, tabloda sunulan oyuncu sayısı aralığına denk düşen oynanacak en az tur sayısına sadece 2 tur eklenmiş. Bu da yarışma sonunda üçüncünün daha net seçilmesine olanak tanır ancak.)
Yine yapılan son şampiyonada, yarışma yönergesinde verilen yetkiye dayalı olarak, başhakem tur sayılarını yeniden planlamış. Bir kategoride 34 oyuncu varken, yönergede sunulan tablodaki uygulama hükmüne göre, yarışmanın 9 tur olarak oynanması öngörülmüş. Bunun yanında, yine aynı başhakem tarafından, başka bir kategoride 32 oyuncu için yönergenin aynı hükmü doğrultusunda yarışmanın 7 tur olarak oynanması planlanmış. İki kategorinin oyuncu sayılarına bakacak olursak aralarında çok fark görmeyiz. Sadece 2 oyuncu farkıyla diğer kategori 2 tur eksik oynanmış. Ben biliyorum ve inanıyorum ki, yönergede böyle bir bağlayıcı hüküm olmasaydı, başhakem her iki kategorinin tur sayıları için farklı kararlar alabilirdi.
Benzer biçimde, Türkiye Kupası yarışması 15 tur oynanabilseydi derece sıralamasıyla yeterlik listesinde bu kadar çok eş puanlı oyuncu olmayacaktı. Ama 15 tur oynamak takvim ve başka etmenler karşısında zordur. Bunu biliriz. Başhakem 11 tur oynatarak ve ‘hızlandırılmış’ farklı eşlendirme yolunu seçebilmiş olsaydı sıralama tablosu daha farklı oluşurdu kuşkusuz. ‘Yarışmalarda Tur Sayıları’ başlıklı yazı da başlangıçta önlem almayı anlatır.
Yarışmaya öngörülenden daha çok oyuncunun başvurması durumunda, yönergede duyurulan tur sayısının artırılabileceğinden de söz edilmişti. Yönergede tabloyla sunulan uygulama hükmü, başhakemin böyle bir karar almasını da engellemektedir. Veteran yarışmasında bunun örneği görülebilir. Başhakem tur sayısını artırabilseydi, örneğin 9 tur oynatabilseydi, derece sıralamasında daha az eş puanlı oyuncu olabilirdi.
- Doğru işler yapılması adına hakemin özgür biçimde karar vermesini kısıtlayacak detaylı kurallar ortaya konulursa,
- Özel durumlardan kaynaklanan sorunlara çözüm bulunmazsa,
- Kuralları hatalı biçimde yorumlayan açıklamalar getirilirse,
- Yarışma yönergelerinin maddelerine aşırı güç yüklenirse,
- Yarışmanın süreçlerinin, hakemden bağımsız olarak, kontrol altında yapılması düşünülürse,
- Temsilci ve gözlemcilerin görev anlayışları kısırlaşırsa,
- Hakemlere günün koşullarına uygun bir eğitim verilmezse,
- Hakem eğitimi sıradanlaşırsa,
- Hakem ‘norm sendromu’ karşısında şaşkınsa,
- Hakem karar vermede duraksama yaşarsa,
- Hakemlerin yetersiz olduğu söylenip duruluyorsa,
- Hakemlerin tarafsızlığı tartışılıyorsa,
- Hakem yaptığı işten zevk alamaz duruma gelirse,
- Hakemin eli bağlanırsa,
Bu iş olmaz!
11 Şubat 2019
IA&IO Tahsin AKTAR
Yorumlar -
Yorum Yaz