İstanbul'da Olimpiyat
İstanbul’da Olimpiyat
40. Satranç Olimpiyatının Öyküsü
Türkiye Satranç Federasyonunun yeni tüzel yapısıyla pek çok oluşuma yol verirken yeni etkinlikler de yaşama geçirilmişti. Bu süreçte Avrupa ve Dünya Şampiyonalarının ülkemizde de düzenlenmesi politikası benimsenmişti. Bu yolla sporcu, antrenör ve hakemlerimizin de eğitim ve birikimlerine destek olunacaktı. Satrancın ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak uygulanmasıyla da oldukça ivme kazanılmıştı. Bu çabaların görkemli bir etkinlikle taçlandırılması gerekiyordu. Bu görkemli etkinlik ancak ‘Satranç Olimpiyatı’ olabilirdi.
Bu öneri 2007 yılının yaz ayı yönetim toplantısında dile getirildiğinde düşüncenin olgunlaştırılması sürecine girdik. Olimpiyat çok yönlü bir etkinlikti. Karar, başvuru, seçim, hazırlık ve uygulama süreçleri gibi uzun bir yolu vardı. Hem planlı toplantılarda hem de diğer görüşmelerimizde bunu konuşuyorduk. Nasıl olur, nasıl yapılır, kaç para gerekir? Kafamızı oldukça meşgul ediyor ama öte yandan kafamızda olimpiyat düşüncesi olgunlaşıyordu yavaş yavaş.
Karar anı gelmişti artık. 2008 yılı başında 2012 yılı satranç olimpiyatı için başvuru yapıldı. Dönemin Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başeskioğlu satranç olimpiyatı için oldukça destek verdi. Devlet adına güvence mektubunu kendisi imzaladı.
İstanbul ile birlikte Sırbistan-Karadağ'ın sahil kenti Budva, İsveç’in başkenti Stockholm da olimpiyatı düzenlemek istiyordu. Anlaşılıyordu ki kıyasıya bir tanıtım süreci yaşanacaktı. Olimpiyat seçimini kazanmak için hiçbir engelimiz yoktu. Ülkemizdeki satranç adına yaşanan olumlu gelişmeler seçim sürecinde önemli olacaktı hiç şüphesiz. Seçimde ülkedeki satranç sporcularının gelişimi ve başarıları, organizasyon yeteneği gibi önemli ölçütler de öne çıkacaktı. Her şeyden önce olimpiyat için İstanbul’un öneriliyor olması bile tek başına önemliydi.
Türkiye, 2000 yılında İstanbul’da 34. Satranç Olimpiyatı’na da ev sahipliği yapmıştı. 2008 yılına geldiğimizde 3 Avrupa Bireysel Şampiyonası, 2 Avrupa Kulüpler Kupası, 3 Dünya Gençler Şampiyonası, 1 Dünya Yaş Grupları Şampiyonası ve 4 16 Yaş Çocuk Olimpiyatı ile birlikte pek çok uluslararası turnuva düzenlemişti.
Yine 2008 yılı göz önüne alındığında, sporcularımızın elde ettiği başarılı sonuçlar da çok önemliydi. Lisanslı sporcu sayısıyla unvanlı satranç oyuncularının sayısı da artmıştı. Ekaterina Atalık'ın 2006'da 7. Avrupa Bireysel Şampiyonasında kadınlar şampiyonu olması, Mikhail Gurevich'in Dünya Kupası ve 2007’de Meksika’da Aday Maçları'na katılması, Kübra Öztürk'ün 2006 ve 2007'de üst üste iki kez 16 yaş Avrupa şampiyonluğuyla Dünya Gençler Şampiyonası'nda gümüş madalya alması gibi önemli başarılarının olması ülkemiz adına önemli kazanımlardı.
Organizasyon deneyimimiz, sporcularımızın başarıları, İstanbul gibi bir şehrin dünyanın incisi olmasıyla olimpiyatı ülkemize getireceğimize inanıyorduk.
Hazırlıklar başladı. Türkiye ve İstanbul tanıtımı içerikli videolar hazırlandı. Olimpiyat için özel logo tasarlandı. Tüm dünyadan 6000’den çok kişinin katıldığı yarışmayla belirlenen resmi olimpiyat logosu, 11 logo tasarımı arasından en çok oyu alarak seçildi.
2008 Almanya/Dresten 38. Satranç Olimpiyatı ve seçim
40. Satranç Olimpiyatını düzenleyecek ülkenin belirlenmesine yönelik seçim, Almanya’da, 38. Satranç Olimpiyatı sırasında gerçekleştirilecekti. Ülkemiz adına geniş bir katılım sağladık. Çok yakında yapılan Federasyon Genel Kurulunda yeniden seçilen Ali Nihat Yazıcı başkanlığındaki yeni yönetim kurulu, ilk iş olarak Dresten’de çalışmalara başladı. Federasyonun Dresten Olimpiyatı ekibiyle birlikte tanıtım çalışmaları sürdürüldü. Tanıtım ofisi açıldı. Özel toplantılar yapıldı, yapılan hazırlıklar ve hangi konuların öne çıkarılacağı gözden geçirildi.
Bakan Başesgioğlu
Bakan Başesgioğlu
Güven Mektubu
Kabul Töreni
Kabul Töreni
Federasyon yönetiminin yanında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Metin Odabaş, Federasyonun ana sponsoru Türkiye İş Bankası adına Halka İlişkiler Grup Müdürü Zuhal Üreten, olimpiyatın sponsorları arasında yer alacak olan iki kurum olan İstanbul Ticaret Odası adına Kongre ve Ziyaretçi Bürosu (ICVB) Başkanı Handan Boyce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor AŞ. Genel Müdürü Enis Erdem de olimpiyat seçim delegasyonunda bulunuyordu.
22 Kasım günü FIDE Başkanı Kirsan Ilyumzhinov’a Bakan Başeskioğlu’nun imzaladığı güven mektubu sunuldu. 23 Kasım günü öğle saatlerinde Maritime Hotel’de ‘Türk Günü’ temalı bir de kabul töreni yapıldı. Olimpiyatta yer alan ülkelerin temsilcileri, ünlü satranç oyuncuları, FIDE kongre delegeleri federasyon yönetimiyle bu törende buluştu. Katılan konuklara ‘döner kebap’ ikram edildi.
Heyecanlı bekleyişte sona gelinmişti. 40. Olimpiyat için oylama, 79. FIDE Genel Kurulu sırasında 24 Kasım 2008 günü yapıldı. O sabah Stockholm Türkiye’nin yanında oylamadan çekildi. İstanbul ve Budva için federasyon başkanları tanıtımlarını bir kez de FIDE Genel Kurulu üyelerine yaptı. Oylama sonunda 136 delegeden 95 oy alan İstanbul, 2012 Olimpiyatının ev sahibiydi artık. Budva delegelerden 40 oy alabilmişti.
Hazırlık süreci
Dresten’den döndükten sonra “Daha önümüzde 4 yıl var.” demedik. Her fırsatta ‘beyin fırtınası’ yaptık. Bu teknikle yaratıcı düşünce yolları oluşturduk.
Hemen her konu başlığı için benzetim ve modellemeler yapıldı. Organizasyon kurulu oluştuktan sonra da yönlendirme, yön verme kazanımlarına da hız verildi. Olimpiyat organizasyonunun ‘Genel Koordinatör’ görevini ben yürütecektim. Bu zorlu görev için çalışma alanlarıyla buralarda görev alacakların, tüm insan kaynaklarının oluşturulması bu zorlu uğraşın başında geliyordu.
Yarışma salonu, yaşam alanları, sosyal etkinlikler, görevlendirmeler gibi temel planlama aşamaları tek tek değerlendirildi. Defalarca ve saatler süren toplantılar, yine saatler süren telekonferanslar… O günkü notlarıma bakınca şaşırıyorum kimi zaman. Organizasyon planlanması ve uygulama aşamalarında; 24 ayrı yüz yüze toplantı, 2 çalıştay, 4 uygulama ve süreç modellemesi yapılırken tüm bu görüşmelerin 240 saat gibi bir hesaba denk gelmesiydi şaşırtıcı olan. Görüşme ve telekonferansların süresi de bundan aşağı kalır değildi.
2011 yılına gelindiğinde hiç öngörülmeyen sorunlar baş gösterdi. Spor üst yönetimi yeterli bütçeyi ayırmak istemiyordu. İstanbul’da otel fiyatlarının çok yüksek olması nedeniyle, daha ekonomik olsun diye, olimpiyat yerinin Antalya olması dahi önerildi. Bunun için, As Başkanımız Mehmet Kaya ile birlikte, Antalya’da 2 gün süren yer arayışı bile yaptık. Hatta bize “Yapmayın.” bile denilmişti. FIDE’ye takvim içinde yapılanları ve üstlenmelerimizi yerine getirmemiz gerekiyordu.
Yapılacak organizasyon ihalesi ‘ödeneksizlik’ nedeniyle iki kez ertelendi. Özellikle otel ihalesinin bir an önce yapılması gerekiyordu. Geç kalınması durumunda İstanbul’da 3500 yatak bulmak zorlaşacaktı. Takvimde aksama olunca, aynı zamanda Rusya Federasyonu Kalmikya Özerk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı da olan FIDE Başkanı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup yazarak hazırlıkların ne aşamada olduğunu sormuştu. Bu gelişme üzerine güvence verilenin çok altında bir bütçe ayrıldı. Organizasyon ihalesi bu koşullarda açıldı. Rekabet koşulları ve uygun fiyatlar oluşmayınca 2 kez de iptal edildi. Ama sonunda işler hal yoluna girdi. Bu arada olimpiyat salt kamu bütçesi olanaklarıyla gerçekleştirileceği için İstanbul Ticaret Odası ve Spor AŞ. destekçi olmadılar.
Dresten ve Khanty-Mansi’de yapılan olimpiyatlarda federasyonumuz adına teknik yönetici olarak yer almıştım. Olimpiyatın gerçekleşme sürecini izlemiş, atılan adımları, yapılanları yerinde görerek raporlaştırmıştım. Yeni ve ilk olacak ‘bir şeyler’ katmak gerekiyordu. Derin düşünceler üretmeye başladık. Bir şeyler üretildi de. Örneğin tur günü hakemlere teslim edilen maça çıkış listelerinin çevrimiçi yöntemiyle yapılmasını düşündüm. Bunu sağlayan bir yazılım geliştirildi. Takım kaptanları veya yöneticiler takım listesi verme işini otel odalarından halledebileceklerdi.
Çevrimiçi takım listesi verme uygulaması o yılın Türkiye Kulüpler Şampiyonası ve İş Bankası Süper Ligi sırasında modellenerek uygulandı. Ayrıca akreditasyon, salon yerleşimi, salon giriş-çıkış işlemleri gibi önemli ve zaman alan konular da bu etkinliklerde denendi. Nelerin aksadığı, gerek duyulan hizmetin iyileştirilmesine yönelik kontroller yine bu etkinliklerde test edildi. Düzeltmeler yapıldı.
Yaz Olimpiyatlarında yapılan yemin törenini satranç olimpiyatına uyarlayarak sporcu, antrenör ve hakem yeminlerini açılış töreninde gerçekleştirdik. Yeminleri bizden birilerinin yapmasına karar vermiştik. Sporcular adına Cemilcan Ali Marandi, antrenörler adına GM Kıvanç Haznedaroğlu, hakemler adına FA Çiğdem Aktuz sportmenlik ruhu, dostluk ve olimpizmin temel kurallarına bağlı kalmaya yemin ettiler. Ayakta alkışlanarak büyük ilgi gören bu uygulama ilk olmuştu, sonraki yıllarda yapılan olimpiyatlarda da tanık olmadık bir daha.
Olimpiyat
Artık olimpiyat yılındaydık. Çok zor ve uzun bir süreç yaşanarak 2012 yılına girilmişti.
Olimpiyat için özel ölçülerde masalar, ‘Hilton Sandalye’ ve yarışma salonu için hakem çalışma üniteleri üretildi. Yeni masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar, yazıcılar, canlı yayınların izlenmesi için plazma TV gibi pek çok elektronik donanım satın alındı. (Olimpiyattan sonra bu malzemelerin büyük kısmı illerdeki satranç merkezlerine gönderildi.)
Tanıtım görselleri hazırlandı. 4 dilde danışma bülteni ve afiş tasarımları oluşturuldu. Öncül&Sefa Ajansta Sefa Sofuoğlu ile saatler süren çalışmalarla bu süreci yönetmeye çalıştığımız saatleri hiç unutamıyorum.
Sosyal Yaşam Merkezi
Olimpiyat Merkezi
Olimpiyat Salonu
Olimpiyat Merkezi
Bir nefes almak gerek
Açılış Töreni
Açılış Hamlesi
Olimpiyat Salonu
Ulusal Takımımız
8. Tur Açılış Hamlesi
Ulusal Takımımız
Mutlu Son
Tüm tasarımlar hazırlandıktan sonra baskı ve üretim için ihaleyi alan firmaya teslim edildi. Olimpiyata 5 kala, bir gece, e-posta kutuma düşen mesaj beni çılgına çevirmişti. “Ajans başkanımız bu çalışmaları beğenmediği için üretim yapılamayacak!” Bu ajans başkanı kim oluyor da işimize karışıyordu? As Başkanımız Mehmet Kaya iletişimi sağladı da derin bir kriz oluşmadan bizim tasarımlar yaşama geçti.
“27 Ağustos - 10 Eylül tarihleri için ‘sanırım’ biz hazırdık artık.”
2012 İstanbul Satranç Olimpiyatı’na açık kategoride 155, kadın kategorisinde 127 ülke takımları yer alacaktı. Bu kadar geniş katılımlı etkinlik için Yeşilköy’de bulunan İstanbul Fuar Merkezi salonları kullanılacaktı. FIDE delegasyonu, sporcular, hakemler, görevliler ve diğer katılımcılar fuar merkezine 8 km. çapında bir alanda, 11 ayrı otelde konaklayacaklardı.
Oteller ve fuar merkezi arasındaki ulaşım programının işletilmesi gerekiyordu. İstanbul’un trafik yoğunluğu dikkate alındı. Zaman planıyla benzerinin yapılmasına çalışıldı. Ulaştırma, akreditasyon, davetler, toplantılar, törenler gibi geniş katılımların olduğu akış planlarının işlerliği ve süreçleri modellendi. Hem Ankara’da masa başında hem de İstanbul’da alanda günler süren planlamalar ve çalışmalar yapıldı. Tüm bu işlerin başında ve içinde yer alırken zaman da su gibi akıyordu.
Olimpiyat ile birlikte eş zamanlı 3 etkinlik daha gerçekleştirecektik. Organizasyon becerimiz tüm bu etkinlikleri sürdürmeye yatkındı. 700 sporcunun katılacağı ‘2012 İstanbul Satranç Festivali’ ve 43 ülke takımın katılacağı ’16 Yaş Satranç Olimpiyatı’ fuar merkezinin diğer salonlarında gerçekleşirken, ‘2012 FIDE Genel Kurulu’ delegasyonun konakladığı otelin salonlarında yapılacaktı. Bu etkinliklerin de tüm süreçleri, tıpkı olimpiyat hazırlığında olduğu gibi, ayrı ayrı planlanarak modellenmişti.
Fuar merkezinin bir başka salonunda da ‘sosyal yaşam alanı’ oluşturuldu. Burası için planlamada ‘Beyoğlu İstiklal Caddesi’ görünümünün yansıtılmasını düşünüyordum. Ünlü markaların mağazaları, dondurmacı, kuruyemişçi, tadımlık sunacak lokantalar olacaktı. Bir nostaljik tramvay maketinden şerbet ve çeşitli ikramlar yapılacaktı.
Tüm görevlilerin bir örnek giyinmeleri düşünülmüştü. Hakemler için de bir örnek giyim modeli planlanmıştı bile. Bir form hazırlanmıştı. Davetli hakemlere yollanacaktı. Ayakkabı numaraları, gömlek, pantolon ve ceket bedenleri istenecekti. Giysiler, hakemler otel girişi yaptıktan sonra küçük bir valiz içinde teslim edilecekti. Katılan ülkelerin takım yöneticilerine internet erişimi paketi de olan birer tablet verilecekti.
Yeterli bütçe elde edememek elimizi pek çok konuda bağlıyordu. Bunların hepsini sağlayamadık. Görevlilerle hakemlere tişört, takım yöneticilerine internet bağlantı aparatı verebildik ancak. Bizden kaynaklanmayan nedenlerle bunları tam olarak sağlayamamış olmak beni oldukça üzmüştü.
Basın merkezi, analiz, yorum ve basın toplantısı salonları, canlı yayın izleme alanları, satış stantları, tanıtım pavyonları, dinlenme alanı, ikram ve kafeterya hizmetleri bu alanda yapılacaktı. Şimdi Ankara-Hamamönünde bulunan müzede yer alan, iş insanı Akın Gökyay’a ait olan Guinness rekorlar kitabına giren, ‘satranç takımı koleksiyonu’ da bu alanda sergilendi. İzleyenlerden çok büyük ilgi görmüştü.
2014 Olimpiyatı Norveç’te, 2016 Olimpiyatı da Azerbaycan’da yapılacaktı. Her iki ülkeden yöneticiler gelerek İstanbul olimpiyatının işleyişini tüm ayrıntılarını izleyerek fotoğraf ve video çekimleriyle belgelediler. Süreçleri sorguladılar, neleri nasıl planlayıp yaşama geçirdiğimizi notlarına aldılar. Olimpiyat için hakem olarak Norveç’e gittiğimde sade bir uluslararası etkinlik havasında bir olimpiyata tanık oldum. 75 km. uzakta bir otelde kalırken, her gün 3 saate yakın yol kat etmek bende bu düşünceyi oluşturmuştu.
Olimpiyat görselleriyle İstanbul’un önemli meydanları ve üst geçitleri süslendi. Fuar merkezinin girişleri ve salonları, deyim yerindeyse, bir giysi gibi giydirildi.
Salonlar için düşünülen tüm hazırlıklar 6 gün içinde tamamlandı. Canlı masalar, izleyici tribünleri, salonların ‘giydirilmesi’, yaşam alanının oluşturulması…
Tüm hazırlıklar tamamlanınca, “Arkamıza yaslanma zamanı geldi.” diye düşünenler bunun ‘zararlı bir düşünce’ olduğunu hemencecik gördü. Olimpiyat tamamlanıp herkes evine dönmeden arkamıza yaslanma lüksümüz olmayacaktı.
O gün geldi çattı. Katılımcıların otellere girişleri başladı. Bir yandan da akreditasyon işlemleri sürüyordu. Açılış töreninin ardından ilk tur heyecanı da tamamlandı. İlk tura kadar her şey olağan işleyince bizim için yaygın deyimiyle ‘yarışma bitmişti’ artık.
Gülelim
Yoğun geçen günlerde gülmek de çok yakışıyordu olimpiyat ekibine.
Fuar Merkezinde FIDE delegasyonu ve VIP konuklar için dinlenme ve ikram salonu hazırlanmıştı. Olağan kontrollerimde eksik var mı, işler yolunda yürüyor mu diye zaman zaman o bölüme de girdiğim oluyordu. O gün ikramları yapacak hostes kızımızla birlikte güvenlik görevlisi de değişmiş. Beni tanımıyorlardı. Yaka kartımda ‘VIP’ yazmadığı için o olimpiyatın genel koordinatörü olan beni bölüme, içeriye almadılar. 3 ayrı alan sorumlusunu aradıktan sonra içeriye girebilmiş olmam 2 gün boyunca tebessümle konuşulmuştu.
Son tur öğleden sonra tamamlanacak biçimde sabah saatlerinde başlayacaktı. Hakemlere öğle saatlerinde soğuk sandviç ikram edilecekti. Saat 13.00 gibi sektör yöneticisi IA Selçuk Büyükvural telaşla geldi. Öğle yemeğini sordu. Yeme-içme ve ikramlardan sorumlu spor uzmanımız yanımdaydı, yüzüne baktım sadece. Zeynep yüzünü elleriyle kapattı ve ağlamaya başladı. Bir gün önceden sandviç siparişini vermeyi unutmuştu. O saatten sonra 200 kişi için soğuk sandviç sipariş edilmesi, hazırlanması, dağıtılması olanaklı değildi artık. Hakemleri aç bırakmadık. Hızlı refleks gösterebilmenin yararını burada da görerek ara çözümü hızlıca bulmuştuk. Zeynep gülüyordu artık.
Son
6 gün süren ön hazırlıklar, ödül töreni sonrasında o gece bir çırpıda her şey tekrardan derlenip toplandığında İstanbul yeni yeni uyanmaya başlamıştı. Ve dönüş yolculuğunda ilk uçak da havalanmıştı çoktan.
20 Mayıs 2021
IA&IO Tahsin AKTAR
Yorumlar -
Yorum Yaz